Kastamonu’nun şehre hâkim olduğu bir noktadaydı. 1547 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın hazine reisi Yakup Ağa tarafından yaptırılan Yakup Ağa Külliye'sinde, cami, medrese, imaret, misafirhane ve sübyan mektebi vardı. Külliye'de oturup çayını yudumlarken manzarayı izliyordu. Minareden yükselen ezan sesi şehrin karakterini yansıtıyordu sanki. Caminin kapısını aralarken sedef ve oyma sanatının güzelliğine şahit oldu. Kanatlarında şöyle yazıyordu: “Bu caminin kapısı her zaman sevinçle açılsın. Ben Allah’ın birliğine şehadet ederim.” İmarethane’nin (Aşevi) bitişiğinde önü revaklı üzeri kubbeli odalar ve misafirhane olarak kullanılan beş kubbeli revaklar mevcuttu. Zamanında sübyan mektebinde ise 5-10 yaşları arasındaki kız ve erkek çocuklarına din eğitimi ve okuma yazma öğrenimi verilirmiş. Ayrıca Külliye'ye gelen herkese Allah'ın misafiri hürmeti gösterilerek günün her saatinde çorba ikram edilirmiş. Derin bir nefes alıp tekrar baktığında, Külliye'nin kent halkı için bir buluşma ve huzur bulma noktası olduğunu da anladı.